
Yurt dışında üniversitede eğitim, birçok öğrencinin kariyer planlarını oluşturan bir hedeftir. Ancak, bu noktada en çok sorulan sorulardan biri şu oluyor: “İngilizce bilmeden gerçekten üniversiteye başlayabilir miyim?” Aslında bu sorunun yanıtı hem evet hem de hayırdır. Çünkü bazı ülkelerde ve belirli programlarda İngilizce bilmeden eğitim almak mümkünken, çoğu üniversitede İngilizce temel bir şart olarak karşımıza çıkar. Burada önemli olan, öğrencinin hangi ülkede, hangi dilde ve hangi programda eğitim almak istediğini netleştirmesidir. Dolayısıyla İngilizce bilmeden de seçenekler vardır, ancak bu seçeneklerin sınırlı olduğunu ve dikkatli bir araştırma gerektirdiğini unutmamak gerekir.
İngilizce Olmadan Eğitim Veren Ülkeler ve Programlar
Yurt dışında okumak isteyen pek çok öğrenci, “İngilizce bilmeden de üniversiteye başlayabilir miyim?” diye merak ediyor. Aslında bazı ülkelerde bu mümkün. İngilizce yerine o ülkenin kendi resmi dilinde eğitim veren bölümler var. Ancak bu programlara kabul edilmek için genellikle o dili öğrenmek ya da hazırlık eğitimi almak gerekiyor.
Örneğin:
- Almanya’da birçok devlet üniversitesinde dersler Almanca veriliyor. Eğer yeterli seviyede Almanca bilmiyorsanız, önce dil kursuna veya hazırlık programına katılmanız gerekebiliyor.
- Fransa’da pek çok bölüm Fransızca yürütülüyor. Burada da DELF/DALF gibi dil belgeleri istenebiliyor veya üniversitenin kendi sınavına girmeniz gerekebiliyor.
- Norveç’te lisans programlarının çoğu Norveççe. Uluslararası öğrenciler için dil hazırlık kursları sunulsa da eğitime başlamadan önce belli bir seviyeye ulaşmak şart.
- Latin Amerika ülkelerinde (Meksika, Arjantin, Şili gibi) eğitim dili genellikle İspanyolca. İngilizce bilmeden eğitim alabilmek mümkün, ama bu kez İspanyolcayı öğrenmeniz gerekiyor.
Kısacası, İngilizce bilmeden üniversite okumak imkânsız değil; fakat bunun karşılığında mutlaka başka bir dil öğrenmek ya da hazırlık programını tamamlamak gerekiyor. Ayrıca unutmamak gerekir ki, dersler farklı bir dilde olsa bile çoğu zaman kaynak kitapların bir kısmı İngilizce olabiliyor.
Yabancı Dil Bilmeden Yurtdışında Üniversite Okumak Mümkün Mü?
Yurt dışında okumayı hayal eden ama yabancı dil bilmediği için cesaret edemeyen pek çok öğrenci var. İlk bakışta bu durum imkânsız gibi görünse de aslında tamamen kapalı bir kapı değil. Çoğu üniversite, öğrencilere dil bilmeden doğrudan bölüme başlamalarına izin vermiyor; fakat çözüm olarak hazırlık sınıfları ve yoğunlaştırılmış dil kursları sunuyor. Bu programlar sayesinde öğrenciler önce yeni bir dili öğreniyor, ardından kendi bölümlerine geçiş yapabiliyorlar.
Tabii ki bu süreç sabır, emek ve zaman gerektiriyor. Hiç bilmediğiniz bir dili öğrenmek kolay değil, ancak kararlı olduğunuzda birkaç dönemlik hazırlıkla sağlam bir başlangıç yapabilirsiniz. Yani yabancı dil bilmeden üniversiteye kaydolmak neredeyse mümkün değil, ama dil öğrenme süreci işin doğal bir parçası. Bir başka deyişle, “sıfır dille gidip sıfır dille mezun olmak” imkânsız; fakat hazırlık eğitimleri sayesinde bu engeli aşmak gayet mümkün.
Yurtdışında Okumak İçin İngilizce Neden Önemli?
Günümüzde İngilizce, yalnızca bir iletişim aracı olmanın ötesine geçmiş, üniversite eğitim sürecinin ortak dili haline gelmiştir. Özellikle ABD, İngiltere, Kanada ve Avustralya gibi ülkelerdeki üniversiteler, pek çok akademik programı tam anlamıyla İngilizce yürütmektedir. Daha da dikkat çekici olanı, İngilizce’nin resmi dil olarak kabul edilmediği Avrupa ülkelerinin pek çok ana bilim dalında tamamen İngilizce eğitim uygulamasına girmesidir. Almanya, Hollanda, İtalya ve Polonya gibi ülkelerde binlerce uluslararası öğrenci, alanında uzmanlaşmış İngilizce programlar aracılığıyla eğitim sürecini tamamlamaktadır.
Sonuç olarak, İngilizce yeterliliği, yalnızca üniversite kabulünü garanti eden bir ölçüt değil, aynı zamanda başarıyla ve geniş bir perspektifle akademik deneyim kazanmanın da anahtarıdır. İleriki dönemlerde staj olanaklarına ulaşma, farklı uluslardan insanlarla kalıcı iş birliği sağlama ve mezuniyet sonrası kariyerde güçlü bir başlangıç yapma sürecine sistematik olarak eşlik etmektedir. Bilimsel, sosyal ve ekonomik düzeyde kazanılan bu dilsel yetkinlik, dolayısıyla, öğrencileri bir dağılımın ötesinde, gerçekten uluslararası rekabet edebilen eğitimli bireyler haline dönüştürmektedir.